Artin Boyacıyan
Klişe, yazı ve resimlerin baskı için levhaya geçirilmesi anlamına geliyordu ve bu işin en parlak dönemlerini yaşayan ustalardan biri de Artin Boyacıyan'dı.
Boyacıyan 1929 yılında, henüz on beş yaşındayken Cumhuriyet gazetesinin klişe atölyesinde çalışmaya başladı. O günlerin tek reklam acentesi Hoffer-Samanon-Huli adıyla bilinen İlancılık'tı. Artin Usta, gazetenin işleri dışında İlancılık'tan ilanlar geldiğinde bunlara son şeklini yine Cumhuriyet'in mürettiphanesinde veriyordu. Kendi ifadesiyle, "Gelen ilanlarda resim filan yoktu. Şurasını büyük yazıyla yap, burasını ufak yazıyla yap diye tarif edilirdi."
Artin Usta 1933 yılında Pak-Ar Klişe Atölyesi adıyla kendi işyerini açtı. Çok sayıda gazete ve dergi dışında reklam firmalarına da hizmet vermeye başladı. Bu firmalardan biri de Eli Acıman'ın Faal Reklam Acentesi'ydi.
Şimdi sözü Eli Acıman'a bırakalım:
"1943 yılında terhis olup ne yapacağımı düşünürken o zamanlar Şen Şapka markasıyla moda şapkalar imal eden bugünkü Vakko'nun kurucusundan ufak bir 'reklam siparişi' aldım. Vitali Hakko'nun 'Nasıl olsa bu adam gazeteci, reklamdan da anlar elbet' demesi benim için reklamcılığın başlangıcı oldu diyebilirim.
Siparişi alır almaz sokağa çıktım, şaşkın vaziyetteydim. İşe nereden başlayacağımı bilmiyordum. Sonra evde oturup bir ‘tekst' yazdım. Esas macera ondan sonra başladı. Araştırdım, yazdıklarımın önce klişe haline getirilmesi gerektiğini öğrendim. Babıâli'ye gittim, orada bir klişeci tavsiye ettiler: Artin Boyacıyan! Artin Usta baktı ki karşısında cahil mi cahil bir genç; klişeden söz ediyor ama klişenin ne olduğunu bilmiyor. ‘Az ilerde bir ressam var, benden selam söyle sana yardım etsin' deyip beni gönderdi. Ressamın tek aleti elindeki makas! Çeşitli yabancı mecmualardan kestiği yazı ve resimleri kâğıda yapıştırıp bir kompozisyon oluşturan. Beş on dakikada gözlerimin önünde kesti, biçti yapıştırdı ve hazırladığı kâğıtları bana uzattı. Sonradan hep düşündüm, o adam galiba benim ilk art direktörümdü!"
Klişe teknolojisi ofset baskıya yenilince bir süre daha direnen Artin Boyacıyan 1980 yılında işi bıraktı ve köşesine çekildi.
Ve 24 Temmuz 1999... Saat 21:00 suları. Yeniköy'de, İskele Sokağı'nın karşı köşesindeki Yapı Kredi Bankası'nın önünde arabasını park edip, şoför kapısından çıkmakta olan yaşlı bir adama, Tarabya yönünden hızla gelen bir araba çarptı. 85 yaşındaki bu adamın adı Artin Boyacıyan'dı ve kaldırıldığı Şişli Etfal Hastanesi'nde yaşama veda etti.
(Gökhan Akçura'nın, Ocak/Şubat 1991 tarihli Medya Dergisi'nde yayınlanan "Klişenin Altın Çağının Son Temsilcisi: Artin Boyacıyan" başlıklı yazısından yararlanılmıştır.)
Boyacıyan 1929 yılında, henüz on beş yaşındayken Cumhuriyet gazetesinin klişe atölyesinde çalışmaya başladı. O günlerin tek reklam acentesi Hoffer-Samanon-Huli adıyla bilinen İlancılık'tı. Artin Usta, gazetenin işleri dışında İlancılık'tan ilanlar geldiğinde bunlara son şeklini yine Cumhuriyet'in mürettiphanesinde veriyordu. Kendi ifadesiyle, "Gelen ilanlarda resim filan yoktu. Şurasını büyük yazıyla yap, burasını ufak yazıyla yap diye tarif edilirdi."
Artin Usta 1933 yılında Pak-Ar Klişe Atölyesi adıyla kendi işyerini açtı. Çok sayıda gazete ve dergi dışında reklam firmalarına da hizmet vermeye başladı. Bu firmalardan biri de Eli Acıman'ın Faal Reklam Acentesi'ydi.
Şimdi sözü Eli Acıman'a bırakalım:
"1943 yılında terhis olup ne yapacağımı düşünürken o zamanlar Şen Şapka markasıyla moda şapkalar imal eden bugünkü Vakko'nun kurucusundan ufak bir 'reklam siparişi' aldım. Vitali Hakko'nun 'Nasıl olsa bu adam gazeteci, reklamdan da anlar elbet' demesi benim için reklamcılığın başlangıcı oldu diyebilirim.
Siparişi alır almaz sokağa çıktım, şaşkın vaziyetteydim. İşe nereden başlayacağımı bilmiyordum. Sonra evde oturup bir ‘tekst' yazdım. Esas macera ondan sonra başladı. Araştırdım, yazdıklarımın önce klişe haline getirilmesi gerektiğini öğrendim. Babıâli'ye gittim, orada bir klişeci tavsiye ettiler: Artin Boyacıyan! Artin Usta baktı ki karşısında cahil mi cahil bir genç; klişeden söz ediyor ama klişenin ne olduğunu bilmiyor. ‘Az ilerde bir ressam var, benden selam söyle sana yardım etsin' deyip beni gönderdi. Ressamın tek aleti elindeki makas! Çeşitli yabancı mecmualardan kestiği yazı ve resimleri kâğıda yapıştırıp bir kompozisyon oluşturan. Beş on dakikada gözlerimin önünde kesti, biçti yapıştırdı ve hazırladığı kâğıtları bana uzattı. Sonradan hep düşündüm, o adam galiba benim ilk art direktörümdü!"
Klişe teknolojisi ofset baskıya yenilince bir süre daha direnen Artin Boyacıyan 1980 yılında işi bıraktı ve köşesine çekildi.
Ve 24 Temmuz 1999... Saat 21:00 suları. Yeniköy'de, İskele Sokağı'nın karşı köşesindeki Yapı Kredi Bankası'nın önünde arabasını park edip, şoför kapısından çıkmakta olan yaşlı bir adama, Tarabya yönünden hızla gelen bir araba çarptı. 85 yaşındaki bu adamın adı Artin Boyacıyan'dı ve kaldırıldığı Şişli Etfal Hastanesi'nde yaşama veda etti.
(Gökhan Akçura'nın, Ocak/Şubat 1991 tarihli Medya Dergisi'nde yayınlanan "Klişenin Altın Çağının Son Temsilcisi: Artin Boyacıyan" başlıklı yazısından yararlanılmıştır.)
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home